İçimde İyilik Var

“İyilik…”

 

Kısacık bir sözcüğün içine ne çok şey sığmış. Kendimizi kaptırdığımız koşuşturmacanın içinde sahici bir gülümseme, her şey yokuş aşağı gidiyor derken taze bir umut, bir hayır duası, hala “insana inanmak” için bir sebep…

Esin İmer Haşlaman kalbinizi sıcacık yapacak öyküleriyle, samimi bir anlatımla okuru kucaklıyor. İyiliğe, sevgiye, barışa, paylaşmaya, birlik olmaya ilham olacak bu hikayelerde yaşamınızdan bir güne denk gelince gülümseyeceksiniz. Yol ayrımlarında iyiliği seçmenin, basit bir ince düşüncenin iyileştirici gücünün farkında olmanın değerini anımsarken bir bakmışsınız öyküler bir solukta bitmiş bile…

#içimdeiyilikvar etiketi altında; yaşamınızı değiştiren, hayatınıza dokunan, bugün olduğunuz kişi olmanıza vesile olan hikayenizi siz de paylaşın. Birlikte umut edelim, birlikte yeniden gülelim, iyiliğin şifasını çoğaltalım.

ISBN : 978-605-7658-60-9

Sayfa Sayısı : 144

Yayın Tarihi : Ekim 2022

Esin İmer Haşlaman

Sorduğunuzu duyar gibiyim: Kimmiş bu Esin İmer Haşlaman?
Bir 9 Kasım sabahı açmışım gözlerimi. Akrep burcunun tüm
güzel özelliklerini almışım üzerime.
Hayatın da getirdiklerinden olsa gerek sessiz ve gözlemci bir
çocuktum. Saatlerce kendi kendime oynardım.
İstanbul’da doğdum. En büyük lunapark hayalimin, siteye gelen
elle çevrilen dönen salıncak olduğu, sokaklarda korkmadan sarı
bisikletime binmeyi öğrenebildiğim güzel zamanlarda geçti benim
çocukluğum.
Uzun yolda bilmediğimiz bir köyde, bilmediğimiz bir eve misafir
olabildiğimiz, en eski arkadaşımın doğduğum apartmandaki
komşumuzun kızı olduğu, Hasan Ali Yücel’in önünden geçen bir
arabaya takılıp giden beslenme çantamın birkaç gün sonra okulun
kayıp dolabında belirdiği çok ama çok şanslı dönemlerdi belki de.
İlkokulda çok çalışkan bir öğrenci değildim. İyi ki de değilmişim.
En sağlam dostluklarımı Atanur Oğuz Lisesi’nin sıralarında kazandım
ben. Ortaokulda bir anda ne olduysa oldu ve 95 sıra numaramın
hakkını verircesine bir anda çok çalışkan bir öğrenciye dönüştüm.
Şu an utanarak yazıyorum ki, sınav kağıdını koluyla kapatıp, kopya
vermeyen o gıcık öğrencilerden biri hem de. Sonra bir hayal düştü
gönlüme. Bir sene her gece bu hayalle koydum yastığa başımı ve
sınavı kazanarak, Koç Lisesi’ne geçtim. Shakespeare ile, Charlotte
Brontë ile, J.D Salinger ile burada tanıştım.
Hiç kimseden etkilenmesem psikolog olmak isterdim aslında ama
hayat bu ya, ilk tercihime, Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’ne girdim.
Eski tanışıklıklarım dostluğa dönüştü, ben dalışla tanıştım. Bir batık
teknede hayaller kurdum, yağan yağmura suyun altından bakınca
huzur buldum ve 4 senenin sonunda iş hayatının kapısını çaldım.
En sevdiğim sarı-kırmızı renklerde, Pirelli Lastikleri’nde başladım
kariyerime. 3 senenin sonunda büyüdüm, cesaretlendim ve aman
yapma dedikleri bir anda yarıda kalan hayalime, yurtdışında okumaya
gittim. Ayaklarımın üzerinde durmak neymiş, orada anladım. Çok
güzel anılarla, Kaliforniya’nın tadı damağımda kalarak 1.5 sene
sonra Türkiye’ye geri döndüm.
Ben pazarlama alanında kariyer yapacağım derken, hayat
“Google’a ne dersin, hani başvurmuştun” diye sordu. “İstemez olur
muyum” dedim ve dijitalle tanışmam işte böyle oldu.
Logosu gibi renkli 4.5 yılın ardında, farklı bir şeyler yapmanın
zamanı gelmişti benim için.
Önce bir ajansa geçtim, ardından bir yolculuk paylaşım
platformunun ülke müdürü oldum. O kadar güzel hikayeler çıktı
ki burada karşıma, hem bu kitaba, hem sonrasında iki arkadaşımla
başlattığımız iyiliklerin paylaşıldığı begoodto.me projesine ilham
oldu. Konu iyilik olmasa, kendi girişimimi yapmaya cesaret
edemezdim asla. Ancak o kadar inandım ki iyiliklerin daha görünür
olması gerektiğine 2017’de begoodto.me doğdu. Ruhumu en çok
besleyen projem oldu.
2016’da evlendim, hem de Ağustos’un ortasında yağmurlu bir
günde. Berekettir, üzülme dediler, sevgimize bereket oldu.
Sonra 2019’da anne oldum ve hayat bambaşka oldu. Canıma
Can geldi.
Sonrasında yine kurumsal hayata geri döndüm. Amazon’daki
nispeten kısa çalışma hayatımdan sonra 2020’de pandeminin
ortasında yine yuvama, Google’a geri döndüm. Yine rengarenk,
insanlarıyla sıcacık ve yarattığı etkiyle ruhuma dokunan bir işte
olmanın mutluluğuyla, hayata şükranlarımla…

<< Geri Dön