Ücra kasabalarda zoraki ilişkilerle bunalan atanmış memurlar, Latince bilgisi işe yaramayan yeni mezun bir doktor, özgürlüğe koşularında başkaldırıları insanı kıskandıran inekler, çoğu zarar azı karar ilişkideki komşular, köy kahvelerinin dumanlı havasında beliren mitolojik karakterler, dededen toruna devrolan yasak elma, savaşa sevişirken bakanlar, aydınların kılavuzluğunu reddedip kargayı takibe alanlar, bir depremle gündelik hayatı özlemeye başlayanlar, Kabil’i sevmeye çalışanlar…
Zamanı Azdı Dedem Ondan Azdı, öğrenilmiş çaresizliğin, dayatılmış korkuların, cesur cahilliğin, farkındalığın hüznünün, kendinle yüzleşmenin kitabı. Yazarın da dediği üzere; “Hikayeler geçmişteki acıları nasıl bal eylediğimizle ilgili. Yaşıyorsan hâlâ, o anılarla yaşamak zorundasın. Hafızan silinirse tatlı anıların da silinir, öyleyse acıyı tatlıya bağlamak gerekir bazen.’’
ISBN : 978-605-68173-2-8
Sayfa Sayısı : 120
Yayın Tarihi : 2019
Yazar Samsun'da doğdu. Doğduğu ev huzurlu sıcak komik ve eğlenceliydi. Ancak doğduğu evde okumak zorunluydu. Otoriteye, zora gelemezdi. Aslıda emirin tersini yapmak isteyen pis bir inadı vardı. Okur gibi yaptı. Aziz Nesin'le tanışınca kitabın eğlenceli birşey olduğunu anladı. Okur gibi yapmaya son verdi. Karadeniz iklimi ruhuna yansıdı, güneş açınca yağmuru, yağmur peşine güneşi bekler oldu. Samsun'da Karadeniz'in koyu mavisini, mavinin bittiği yerde başlayan yeşilini, köpüklü beyazını hep sevdi. Trabzon'da tıp okudu, doğu ve güneydoğuda görev yaptı. Zorunlu morunlu, rütbeli rütbesiz görevler bitince mavi yeşil beyaza gene kavuştu. Evlendi bir kızı oldu. Komik eğlenceli bir kızdı. Çok güldü. Cankurtaran sireni ve acil servisleri sevdi. Bedensel yük fazla gelmeye başlamıştı, bir de kış çok bastırınca batıya göçtü. Bursa'da yükünü indirdi, aile hekimliğinde demir attı. (Halâ orada yaşıyor.)
Karada yürüyenlerden umudu kestiği zamanlarda kâh denizin dibine, kâh dağların doruklarına sığındı. Sosyal medyayı sevmeye çalıştı ama alışamadı. Anılarını yazmadı, yazmayacak.
Mesleği gereği çok yara sardı. Saramadığı yaralar oldu. Kendi yaraları da vardı zaten buna benzer. Kabuk bağlamış bu yaraları zamanında saramamıştı, zamanı gelince yazmak istedi.
Hafızasındaki tortular kelimelere dökülmeye başlayınca, Bursa'da bir kurgu ustası ile yolları kesişti, derken bu kitap içindeki hikayeler oluştu. Şansı varmış ki Erbulak Evi ile tanıştı, kitap ele alınır hale geldi.